Kapadokya
İnsan yerleşimi Paleolitik döneme kadar uzanmaktadır. Hititler’in yaşadığı topraklar daha sonraki dönemlerde Hristiyanlığın en önemli merkezlerinden biri olmuştur. Kayalara oyulan evler ve kiliseler, bölgeyi Roma İmparatorluğu’nun baskısından kaçan Hristiyanlar için devasa bir sığınak haline getirmiştir.
Kapadokya bölgesi, doğa ve tarihin bütünleştiği bir yerdir. Coğrafi olaylar peribacalarını oluştururken, tarihi süreçte, insanlar da bu peribacalarının içlerine evler, kiliseler ve manastırlar oymuş bunları fresklerle süsleyerek binlerce yıllık medeniyetlerin izlerini günümüze taşımıştır. İnsan yerleşimlerinin Paleolitik döneme kadar uzandığı Kapadokya’nın yazılı tarihi Hititlerle başlar. Tarih boyunca ticaret kolonilerini barındıran ve ülkeler arasında ticari ve sosyal bir köprü kuran Kapadokya, İpek Yolu’nun da önemli kavşaklarından biridir.
Uçhisar
Turizmin kalbi Kapadokya, her yıl milyonlarca yerli ve yabancı ziyaretçiyi ağırlar. Uçhisar, Kapadokya’nın en “Jeostratejik” konumunda olan yerleşim yeridir. Uçhisar, Kapadokya’nın zirvesidir! Merkezi ve kapısıdır! Pers Dönemi’ndeki Kral Yolu ve Selçuklular Dönemi’ndeki İpek Yolu’nu kontrol eden Uçhisar, tarih boyunca da bu önemini korumuştur.
Kapadokya ve Uçhisar 6 Aralık 1985 tarihinde Birleşmiş Milletler Eğitim Kültür ve Bilim Teşkilatı (UNESCO) tarafından dünyanın “olağanüstü güzellikte doğal ve kültürel mirasına” katıldı. 24 Kasım 1986’da “Göreme Doğal ve Tarihi Milli Parkı” olarak korumaya alındı. Kapadokya’nın incisi Uçhisar, Nevşehir’e 7 km. uzaklıktadır ve bölgenin en yüksek noktasını, zirvesini oluşturduğundan güneşin batışının en keyifli izlendiği yer olarak ünlenmiştir.
Konumu ve mimari tarzı ile nereye baksanız tarihi çağrıştıran Uçhisar, bakmaya ve seyretmeye doyamayacağınız bir görsellik sunar. Beldenin merkezinde kale ve eteklerinde ise geleneksel karakterli kayadan oyma evlerle donatılmış kentsel doku bulunmaktadır. Geçmişte savunma ve korunma amaçlı kullanılan Uçhisar Kalesi bölgenin en yüksek noktasıdır. Yüzlerce basamakla çıkılan kaleden, görkemli ve büyülü Kapadokya’nın, en güzel panoramik seyri yapılır. “Tığraz, Çavuş, Ağanın Kale” üçlüsünden oluşan Uçhisar, tarihsel süreçte Beylikler döneminde, Karamanoğulları ve Selçukluların doğu sınırı, Kadıburhanettin Beyliği’nin batı sınırını oluşturmuş ve Uçhisar ismini almıştır. Yörede Uçhisar yaşayanlar tarafından Ucasar olarak söylenmektedir. Doğuda Kızılçukur, Ortahisar, Ürgüp, Topuz Dağı, İç Anadolu’nun en yüksek yeri ve Kapadokya’nın oluşumunu sağlayan 3917 m. yüksekliğindeki Erciyes (Argeus)… Tüm bunlar, Uçhisar’ı ehemmiyetli bir coğrafya yapmaya iten etkenler arasında yer almaktadır.
Güneyde İbrahimpaşa, Mustafapaşa ve Gomeda Vadisi… Kuzeyde Göreme, Avanos, Çavuşin, batıda Nevşehir, Çat… Uçhisar’da gezilecek görülecek birbirinden güzel ve büyülü yerlerden başka Türk gecelerinin olduğu restoranlar hoşça vakit geçirilebilecek mekanlar arasındadır. Birbirinden güzel vadileri ve peri bacalarını balon uçuşlarıyla havadan seyretme imkânı da bulunmaktadır. Organik olan yörenin tarım ürünlerinin satıldığı tezgahları dolaşırken bile ayrı bir keyif alırsınız.
Uçhisar’daki kayadan oyma birbirinden güzel butik oteller ve pansiyonlar, içinde binbir çeşit hediyeliklerin olduğu dükkânlar, vadi manzaralı restoranlar ziyaretçilerini bekliyor…